Herhangi bir saatte herhangi bir yönde delilik vardı. Her yerde kıvılcımlara çarpabilirsiniz. Yaptığımız her şeyin haklı olduğu, kazandığımız harika bir evrensel his vardı.
(There was madness in any direction, at any hour. You could strike sparks anywhere. There was a fantastic universal sense that whatever we were doing was right, that we were winning.)
"Las Vegas'ta korku ve nefret" de Hunter S. Thompson, 1970'lerin karşı kültürünün kaotik özünü yakalar ve her anın heyecan ve potansiyelden nasıl suçlandığını gösterir. Delilik kavramı anlatıyı kaplar, öngörülemezlik ve vahşi deneyimlerin günlük yaşamın bir parçası olduğunu düşündürür. Bu atmosfer, ilham veya çatışma kıvılcımlarının herhangi bir zamanda tutuşabileceği kendiliğindenliğe izin verir.
Thompson ayrıca, karakterler daha büyük bir amaç için savaştıklarına inandıkları için kaosun ortasında ezici bir iyimserlik duygusu taşıyor. Bu doğru yolda olma duygusu, eylemlerini körükler, güçlü, çalkantılı olsa da, özgürlük ve gerçeği takip etme deneyimi yaratır. Delilik ve mahkumiyetin etkileşimi, değişim arayan bir dönemin çalkantılı ruhunu yansıtır.