Şeytanın yalanına düştük. En temel stratejisi, Adem ve Havva ile kullandığı strateji, günahın tatmin edici olduğuna inanmamızı sağlamaktır. Ancak, gerçekte, günah bizi yerine getirme engeller. Günah hayatı ilginç hale getirmez; Hayatı boşaltır. Günah macera yaratmaz; Küntlar. Günah hayatı genişletmez; küçülür. Günahın boşluğu kaçınılmaz olarak can sıkıntısına yol açar. Tatilat olduğunda, güzellik olduğunda, Tanrı'yı gerçekten olduğu gibi gördüğümüzde-sonsuz bir hayranlık rezervuarı imkansız hale gelir.
(We've fallen for the devil's lie. His most basic strategy, the same one he employed with Adam and Eve, is to make us believe that sin brings fulfillment. However, in reality, sin robs us of fulfillment. Sin doesn't make life interesting; it makes life empty. Sin doesn't create adventure; it blunts it. Sin doesn't expand life; it shrinks it. Sin's emptiness inevitably leads to boredom. When there's fulfillment, when there's beauty, when we see God as he truly is-an endless reservoir of fascination-boredom becomes impossible.)
Randy Alcorn'a göre "Cennet" kitabında insanlık günah hakkında yanıltıcı fikirlere yenik düştü. Şeytanın stratejisi, Adem ve Havva zamanından bu yana değişmeden kaldı, insanları günahla uğraşmaya ikna etti. Bununla birlikte, gerçek şu ki, günah nihayetinde sevinç ve doyumu hayatımızdan uzaklaştırarak deneyimlerimizi boşluk ve can sıkıntısına indirgiyor.
Alcorn, gerçek yerine getirmenin sonsuz bir güzellik ve cazibe kaynağı sunan Tanrı'yı anlamak ve takdir etmekten kaynaklandığını vurgular. Günahın yanlış vaatlerinden farklı olarak, Tanrı ile gerçek bir ilişki hayatı zenginleştirir ve can sıkıntısı duygularını ortadan kaldırır. Tanrı'nın gerçek doğasını tanımak, deneyimlerimizi azaltmak yerine genişletmeye yardımcı olarak daha canlı ve anlamlı bir varoluşa yol açar.