Sevgili epiktusunuz ne olacak? Yoksa sevgili Emily Dickinson? Emily'nizi, bir şiir yazma dürtüsü, sadece oturmak ve kötü, bencil dürtüsü ortadan kalkana kadar bir dua etmek için mi istiyorsun? Hayır, tabii ki yapmıyorsun! Ama arkadaşının profesör Tupper'in egosunun ondan uzaklaşmasını istersiniz.
(What about your beloved Epictetus? Or your beloved Emily Dickinson? You want your Emily, every time she has an urge to write a poem, to just sit down and say a prayer till her nasty, egotistical urge goes away? No, of course you don't! But you'd like your friend Professor Tupper's ego taken away from him.)
J.D. Salinger'in "Franny ve Zooey" de, sanatsal ilhamın doğası ve egonun ondaki rolü hakkında bir tartışma ortaya çıkıyor. Konuşmacı, daha az takdire şayan örneklerle Epictetus ve Emily Dickinson gibi saygın rakamları karşılaştırır ve kimsenin bir sanatçının yaratıcı içgüdülerinin bastırılmasını gerçekten istemediğini vurgular. Bunun yerine, yaratıcılığın özü, onlara karşı savaşmak yerine bu duyguları kucaklamakla ilgilidir. Alıntı, sanatçıları bencil olarak algılananlara karşı takdir etmek söz konusu olduğunda çifte bir standardı vurgulamaktadır. Dickinson'un şiirini besleyen çalkantılı duygusal dürtüsünü kutlayabilirken, Profesör Tupper gibi birinin egosunda bir azalma yaşama isteği var. Bu, başkalarının kibirini eleştirirken bazılarının sanatsal ifadesine değer verdiğimiz insan doğasının karmaşıklığını vurgular.
J.D. Salinger'in "Franny ve Zooey" de, sanatsal ilhamın doğası ve egonun rolü hakkında bir tartışma ortaya çıkıyor. Konuşmacı, daha az takdire şayan örneklerle Epictetus ve Emily Dickinson gibi saygın rakamları karşılaştırır ve kimsenin bir sanatçının yaratıcı içgüdülerinin bastırılmasını gerçekten istemediğini vurgular. Bunun yerine, yaratıcılığın özü, onlara karşı savaşmak yerine bu duyguları kucaklamakla ilgilidir.
Alıntı, sanatçıları bencil olarak algılananlar ile takdir etmek söz konusu olduğunda çift bir standart vurgulamaktadır. Dickinson'un şiirini besleyen çalkantılı duygusal dürtüsünü kutlayabilirken, Profesör Tupper gibi birinin egosunda bir azalma yaşama isteği var. Bu, başkalarının kibirini eleştirirken bazılarının sanatsal ifadesine değer verdiğimiz insan doğasının karmaşıklığının altını çiziyor.