Bir adam neden ağlıyor? Merak etti. Bir kadın gibi değil; Bunun için değil. Duygu için değil. Bir adam bir şeyin kaybına, canlı bir şeyden ağlar. Bir adam, bunu başaramayacağını bildiği hasta bir hayvan üzerinde ağlayabilir. Bir çocuğun ölümü: Bir adam bunun için ağlayabilir. Ama işler üzücü olduğu için değil.

(Why does a man cry? he wondered. Not like a woman; not for that. Not for sentiment. A man cries over the loss of something, something alive. A man can cry over a sick animal that he knows won't make it. The death of a child: a man can cry for that. But not because things are sad.A man, he thought, cries not for the future or the past but for the present.)

by {Philip K. Dick}
(0 Yorumlar)

Philip K. Dick'in "Gözyaşları Flow, polis dedi ki," Karakter bir erkeğin gözyaşlarının doğasını yansıtır ve onları bir kadından ayırır. Bir adamın ağlamasının duygusallıktan değil, derin bir kayıp duygusundan kaynaklandığını düşünüyor. Erkekler, bir çocuğun ölümü veya bir hayvanın acısı gibi somut kayıplar konusunda ağlar, geçmiş pişmanlıklardan veya gelecekteki korkulardan ziyade şimdiki anla bağlantılarını vurgularlar.

Bu içgözlem, erkekler için gözyaşlarının genellikle acil, kalp kırıcı deneyimlere bir yanıt olduğunu ortaya koymaktadır. Karakter, ağlamanın bir zayıflık değil, canlı ve anlamlı olan şey için doğal bir keder ifadesi olduğunu vurgular. Bu perspektif, okuyucuları erkekliğin daha derin duygusal manzarasını anlamaya davet eder, bu da kırılganlığın yaşam ve kaybın gerçekleriyle yakından bağlantılı beklenmedik şekillerde ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
55
Güncelle
Ocak 24, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in Flow My Tears, the Policeman Said

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}