Bundan yüz yıl sonra insanlar bize bakacak ve gülecekler. 'İnsanların neye inandıklarını biliyor musun? Fotonlara ve elektronlara inandılar. Bu kadar aptalca bir şey hayal edebiliyor musun? ' İyi bir kahkaha atacaklar, çünkü o zamana kadar daha iyi daha iyi fanteziler olacak ... ve bu arada teknenin hareket etme şeklini hissediyor musunuz? Deniz bu. Bu gerçek. Havadaki tuzu mı kokuyorsun? Cildinizdeki güneş ışığını mı hissediyorsun? Hepsi gerçek. Hayat harika. Hayatta olmak, güneşi görmek ve havayı nefes almak için bir hediye. Ve gerçekten başka bir şey yok.
(A hundred years from now, people will look back on us and laugh. They'll say, 'You know what people used to believe? They believed in photons and electrons. Can you imagine anything so silly?' They'll have a good laugh, because by then there will be newer better fantasies... And meanwhile, you feel the way the boat moves? That's the sea. That's real. You smell the salt in the air? You feel the sunlight on your skin? That's all real. Life is wonderful. It's a gift to be alive, to see the sun and breathe the air. And there isn't really anything else.)
Michael Crichton'un "Kayıp Dünyası" nın bu yansıtıcı pasajında, anlatıcı insanlığın gelecekteki perspektifi hakkında spekülasyon yapar ve insanların eğlenceli fotonlar ve elektronlar gibi mevcut bilimsel inançlar bulacağını düşündürür. Gelecek nesillerin yeni anlayışlar geliştireceğini ve geçmiş inançları naif hale getireceğini öngörüyor. Bu düşünce, bilginin gelişen doğasını ve güncel gerçeklerin bir gün nasıl modası geçmiş ve hatta saçma olarak görülebileceğini vurgular.
Değişen inançların bu tefekkürüne rağmen, anlatıcı somut, duyusal deneyimlerin önemini vurgular. Doğanın gerçekliğine dikkat çekerek, hayatın basit sevinçleri için bir takdir çağırıyor: denizin hareketi, tuz havasının kokusu ve güneş ışığının sıcaklığı. Bu varoluş unsurları gerçekten önemli olarak kutlanmaktadır, okuyuculara canlı olmanın ve çevremizdeki dünyayı deneyimlemenin özünün, soyut teorilerden çok daha önemli olan değerli bir hediye olduğunu hatırlatır.