Amerikalılar, nefret ederken, sadece insan olduğu için normal cezayı ödüyorlardı ve bir şekilde bu cezadan muaf tutulmaları gerektiğini düşünmek için aptal olduklarını.

(Americans, in being hated, were simply paying the normal penalty for being people, and that they were foolish to think they should somehow be exempted from that penalty.)

by {Kurt Vonnegut Jr.}
(0 Yorumlar)

Kurt Vonnegut Jr., "Cat's Cradle" adlı kitabında, Amerikalıların nefretle karşı karşıya kaldıkları, küresel topluluğun bir parçası olmanın ortak bir sonucunu yaşadıkları fikrini araştırıyor. Her toplumun olumsuzluk ve eleştiriyle karşılaştığını ve Amerikalıların bu doğal insan tepkisine karşı bağışık olduklarına inanmaları naif olduğunu ileri sürüyor. Vonnegut’un bakış açısı, nefretin Amerika'ya özgü değil, insan etkileşimlerinin karmaşıklıklarını yansıtan evrensel bir fenomen olduğunu vurgular.

Bu bakış açısı, dünyanın dört bir yanındaki insanların birbirine bağlılığını vurgular ve okuyuculara hiçbir ulusun sitemin üzerinde olmadığını hatırlatır. Nefretin bireylere veya uluslara karşı tipik bir tepki olduğunu kabul ederek Vonnegut, küresel dinamiklerin daha derin bir şekilde anlaşılmasını teşvik eder. Nihayetinde, alçakgönüllülüğü savunuyor, bu gerçeği kabul etmenin istisnai bir savunma duruşundan ziyade başkalarıyla daha anlamlı bir katılım sağlayabileceğini öne sürüyor.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
39
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Ama aşk birçok biçim alır ve herhangi bir erkek ve kadın için aynı değildir. O zaman insanların buldukları belirli bir aşktır.
by {Mitch Albom}