Biz yapıyoruz, doodley yapıyoruz, doodley yapıyoruz, doodely yapıyoruz, ne yapmamız gerektiğine, çamurca, çamurca yapması gerekiyor, çamurca olmalı; Mudle yapar, çamurca yapar, çamurca yapar, çamurca yapar, bükülene kadar, bedensel büstü, bedensel büst, bedensel büst.

(We do, doodley do, doodley do, doodely do,What we must, muddily must, muddily must, muddily must; Muddily do, muddily do, muddily do,muddily do,Until we bust, bodily bust, bodily bust, bodily bust.)

by {Kurt Vonnegut Jr.}
(0 Yorumlar)

Kurt Vonnegut Jr.'ın "Cat's Cradle" dan alıntı, yükümlülük temalarını ve insan davranışının saçmalığını ifade etmek için eğlenceli, tekrarlayan bir dil kullanıyor. İnsanların sıklıkla çok mantıklı olmayan rutin ve görevlere nasıl girdiklerini vurgulayan ve varlığın karışık doğasını yansıtan tuhaf bir ton yaratır. İfadelerin tekrarlanması, bu eylemlere gömülü monotonluğu ve çaresizliği vurgular.

Bu alıntı, belirsizliklere ve yaşamın kaosuna rağmen devam etmek için bir kararlılık duygusu önermektedir. Vonnegut, görevlerimiz ve karşılaştığımız doğal karışıklık arasındaki mücadeleyi yakalar ve insan durumuna mizahi ama dokunaklı bir yansıma tasvir eder. "Bıkma" kavramı, varoluş baskılarının ezici strese nasıl yol açabileceğini sembolize eden potansiyel bir kırılma noktası anlamına gelir.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
52
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
'Depresyonda' olduğunu söylüyorsun ama benim gördüğüm tek şey dayanıklılık. Kendinizi berbat ve içten dışa doğru hissetmenize izin verilir. Bu kusurlu olduğunuz anlamına gelmez; sadece insan olduğunuz anlamına gelir.
by {David Mitchell}