Ve kendime şimdiki zaman hakkında sordum: ne kadar geniş, ne kadar derindi, ne kadar sürdürüldü.

(And I asked myself about the present: how wide it was, how deep it was, how much was mine to keep.)

by {Kurt Vonnegut}
(0 Yorumlar)

"Slaughterhouse-Five" da Kurt Vonnegut, kahramanın gözünden zaman ve varlığın karmaşıklıklarını Billy Pilgrim'in gözleriyle araştırıyor. Anlatı, Billy'nin hayatındaki farklı anlar arasında salınır ve geçmiş deneyimlerin kişinin bugünkü algısını nasıl şekillendirdiğini gösterir. Bu doğrusal olmayan yaklaşım, zamanın geçici doğasını ve şimdiki anı gerçekten kavramanın zorluğunu vurgulamaktadır. Vonnegut, okuyucuları kendi yaşamları ve deneyimlerinin önemi üzerinde düşünmeye zorluyor.

Alıntı, zamanın doğası hakkında derin bir felsefi soruşturmayı kapsar. Yazar, şimdiki zamanın genişliğini ve derinliğini düşünerek, bireyin hayatlarını anlamlandırma konusunda ezici sorumluluğunu vurgular. Günümüzün hangi bölümlerini kendimiz olarak iddia edebileceğimiz hakkında temel sorular ortaya çıkarır ve okuyucuları bireysel anların daha geniş varoluş gobleniyle nasıl iç içe geçtiğini düşünmeye davet eder. Bu yansıma, hayatın geçici ama derin doğasını dokunaklı bir hatırlatma görevi görür.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
50
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in Slaughterhouse-Five

Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Ama aşk birçok biçim alır ve herhangi bir erkek ve kadın için aynı değildir. O zaman insanların buldukları belirli bir aşktır.
by {Mitch Albom}