Seste olduğu gibi görüntüler de özneldir. Siz ve ben aynı rengi kırmızı olarak göremeyebiliriz, ancak kontrast, bit derinliği ve yenileme hızına bağlı olarak ekrandaki görüntünün dijital bir görüntü veya film görüntüsü olduğu konusunda muhtemelen hemfikiriz.
(As with sound, images are subjective. You and I may not see the same color red as red, but we will probably agree that the image on the screen is a digital image or film image, based on contrast, bit depth, and refresh rate.)
Bu alıntı, algının büyüleyici doğasını ve insanların görsel uyaranları yorumlama biçimini vurguluyor. Belirli bir kırmızı tonunun algılanması gibi bireysel algı farklı olsa da, dijital veya film görüntüsünün nelerden oluştuğuna dair ortak bir anlayışın mevcut olduğunu vurguluyor. Bu ortak anlayış, dijital görüntüleri diğer görsel medyalardan tanımlayan ve ayıran objektif işaretler olan kontrast, bit derinliği ve yenileme hızı gibi ölçülebilir teknik parametrelerden kaynaklanmaktadır. Algının hem öznel hem de kolektif olduğu fikrinin altını çiziyor: Duyusal deneyimlerimiz farklılık gösteriyor ancak dijital görüntüleme gibi bağlamlarda ortak standartlar ve özellikler bu algısal boşlukları kapatıyor. Bu anlayış özellikle hem teknik özelliklerin hem de algısal nüansların anlaşılmasının önemli olduğu film yapımcılığı, fotoğrafçılık ve dijital medya gibi alanlarla ilgilidir. Aynı zamanda öznel deneyimlerin sanat, teknoloji ve gerçeklik yorumumuzu nasıl etkilediğine dair daha geniş kavramlar üzerinde düşünmeye de davet ediyor. Duyusal algılarımızın benzersiz olduğunun ancak teknik ve kültürel standartlarla sabitlendiğinin kabul edilmesi, insan deneyiminin çeşitliliğine daha fazla değer verilmesini teşvik edebilir ve aynı zamanda iletişim ve teknolojide üzerinde mutabakata varılan kriterlerin önemini vurgulayabilir. Sonuçta bu alıntı bizi algı ve ölçüm arasındaki dengeyi düşünmeye teşvik ederek görünüşte basit görsel deneyimlerin ardındaki karmaşıklığı takdir etmemizi sağlıyor.