Çünkü, muzaffer ve yüce bir ikna ile nadir bir şekilde karşılıklı olarak dizlerinin üzerinde yaşayan bir ayak üzerinde ölmek daha iyidir. Sanırım bunu daha önce duydun. Ey, kesinlikle hain yaşlı adamı düşündüm, tekrar gülümseyerek. Ama korkarım geriye dönük. Kişinin dizlerinin üzerinde ölmekten daha ayakları üzerinde yaşamak daha iyidir.
(Because it's better to die on one's feet that+n live on one's knees, Nately retorted with triumphant and lofty convivtion. I guess you've heard that saying before.Yes, I certainly have, mused the treacherous old man, smiling again. But I'm afraid you have it backward. It is better to live on one's feet than die on one's knees.)
Tutkuyla, ayakta dururken, kişinin dizlerinin üzerinde itaatkâr bir şekilde hayatta kalmaktan daha cesurca yüzleşmenin tercih edildiğini iddia eder. Mahkumiyeti, gençlik tutkusunu sergileyen onur ve direniş hakkında romantik bir ideali yansıtıyor. İfade, baskı karşısında haysiyet ve cesaret için klasik bir mücadeleyi somutlaştırıyor.
Tersine, yaşlı adamın yanıtı, kişinin duruşuna bakılmaksızın, yaşamın değerini vurgulayan farklı bir bakış açısı önerir. Hayatın sürdürülmesinin, daha az onurlu bir duruşta bile, asil ölme eyleminden daha fazla önem taşıdığına...