Donald Miller'ın "Blue Like Jazz" daki alıntısı, Tanrı'ya olan inancın ikili doğasını araştırır ve onu aşık olma deneyimiyle karşılaştırır. İnancın sadece kendiliğinden bir olay değil, aynı zamanda bilinçli bir seçim olduğunu düşündürmektedir. Tıpkı sevginin birisini taahhüt etme kararı olarak ayağa kaldırabileceği gibi, Tanrı'ya inanç hem duygusal hem de rasyonel unsurları kapsar.
Bu perspektif, maneviyatın duyguları ve inançla ilgilenmek için kasıtlı bir seçim içerdiğini vurgular. Tanrı ile derin bir bağlantının hem içsel bir deneyimden hem de aktif bir karardan kaynaklanabileceğini, inancın kişisel ve ilişkisel anlamda karmaşıklığını vurgulayabileceğini göstermektedir.