Laura Esquivel'in "Çikolata için Su Gibi" romanında, hikaye, ailesinin gelenekleri onu duygularını açıkça göstermekten engellediği için yemek pişirerek duygularını ifade eden genç bir kız olan Tita etrafında dönüyor. İletişim kelimeleri aşan kelimelerin teması, özellikle Tita'nın yemekleri onları tüketenlerden güçlü tepkiler uyandırdığında, sessizliğin ve ifadenin nasıl bir arada bulunabileceğini vurguladığında açıktır. Sağırlarla ilgili alıntı, sessizce bile, güzellik yaratabilir ve başkalarını derin yollarla etkileyebilir.
Bu fikir, mutfak sanatının sesi olarak hareket ettiği, sevgi, üzüntü ve özlemi aktardığı Tita'nın yolculuğunu yansıtır. Toplumsal beklentilerle sıkışıp kalmış olsa da, yemekleri iç dünyasını ifade etmesine ve başkalarıyla bağlantı kurmasına izin verir. Alıntı, bu kavramı kapsar, gerçek ifadenin geleneksel iletişim olmadan gelişebileceğini ve insan deneyiminin derinliğini konuşulan dilin ötesinde ortaya koyabileceğini düşündürür.