Topluluğunuzun her kuralını dikkate almadığınız anlamına gelmez. Örneğin çıplak dolaşmıyorum. Kırmızı ışıklardan geçmiyorum. Küçük şeyler, itaat edebilirim. Ama büyük şeyler-düşündüğümüz, neye değer verdiğimiz-kendinizi seçmeniz gerekir. Kimseye ya da herhangi bir toplumun sizin için olanları belirlemesine izin veremezsiniz.

(don't mean you disregard every rule of your community. I don't go around naked, for example. I don't run through red lights. The little things, I can obey. But the big things-how we think, what we value-those you must choose yourself. You can't let anyone-or any society-determine those for you.)

by {Mitch Albom}
(0 Yorumlar)

"Salı günleri Morrie" de yazar Mitch Albom, toplumsal kurallar ve bireysel değerler arasındaki gerilimi araştırıyor. Merkez karakter Morrie, temel inançlar ve yaşam ilkeleri söz konusu olduğunda kişisel seçimin önemini vurgular. Yasayı çiğnemek veya uygun şekilde giymek gibi temel toplumsal kurallara uymanın önemini kabul etse de, daha derin değerlerin ve düşüncelerin toplum tarafından dikte etmek yerine birey tarafından belirlenmesi gerektiği konusunda ısrar ediyor.

Bu perspektif, okuyucuları dış kurallar ve iç mahkumlar arasındaki farkı tanımaya teşvik eder. Morrie, küçük toplumsal beklentilere uygun olsa da, toplumun temel inançlarını şekillendirmesine izin vermenin bireysellik kaybına yol açabileceğini öne sürüyor. Nihayetinde, yaşamın özü, başkalarının getirdiği inançları pasif olarak kabul etmek yerine, neye değer verileceğini ve yaşam hakkında nasıl düşünüleceğini seçmekte yatmaktadır.

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}