Joseph Heller'in "Catch-22" romanında, karakter mutluluk ve ahlakın karmaşık doğasını yansıtıyor. "Mutsuz olmanın ahlaksız olduğunu düşünürdüm" alıntısı kişisel duygular ve toplumsal beklentiler arasında bir mücadele öneriyor. Sürekli mutlu olma baskısının olumsuz duygular yaşamak için bir suçluluk duygusuna nasıl yol açabileceğini vurgular.
Bu fikir, okuyucuları mutsuzluğun doğal olarak yanlış olduğuna dair geleneksel inancını yeniden düşünmeye davet ediyor. Bunun yerine, hem pozitif hem de olumsuz duyguların insan deneyiminin doğal bir parçası olduğunu ve damgalanmaması gerektiğini göstermektedir. Heller'in çalışmaları, özellikle savaş zamanı bağlamlarında, akıl sağlığının karmaşıklıkları ve yaşam saçmalıkları hakkında daha derin bir anlamayı teşvik eder.