Çok utandım. Bana zor olmaya çalışırken beni zorlaştırdı. Pişmanlıklarımızla kör olduk, Annie. Kendimizi cezalandırırken başka kimi cezalandırdığımızın farkında değiliz.
(I was so ashamed. It made me hard on you, when I was trying to be hard on me. We are blinded by our regrets, Annie. We don't realize who else we punish while we're punishing ourselves.)
Alıntı, iç çatışmanın mücadelesini tasvir eden derin bir utanç ve pişmanlık duygusunu yansıtır. Konuşmacı, kendilerine zor olma çabalarında, yanlışlıkla bu sertliği, muhtemelen önemsedikleri birine, birine, bir başkasına öngördüklerini kabul eder. Bu içgörü, kendi kendini cezbeden ortaya çıkabilecek duygusal kargaşayı vurgular.
Ayrıca, kendi acılarımızın teminat hasarını tanımayabileceğimiz fikri dokunaklıdır. Pişmanlıklarımızın bizi kör edebileceğini hatırlatır ve kendi suçluluk ve üzüntü duygularımızla güreşirken etrafımızdakilere zarar vermemize neden olur. Duyguların bu birbirine bağlılığı, hem kendimize hem de başkalarına karşı anlayış ve şefkatin önemini vurgular.