Gerçekten de, asalet her zaman savaş pençelerinin parıltısında ya da kırılganlıkların emberli uyanıklarında uçarken, hatta zayıfları güçlendirirken, kırılmayı, gururluları yenmek ya da zayıf olanı kötüye kullananları güçlendirmek. Bor konuşurken sessizleşti.

(Indeed, nobility is not always found in the flash of battle claws or flying through the embered wakes of firestorms, or even in making strong the weak, mending the broken, vanquishing the proud, or making powerless those who abuse the frail." Soren's gizzard grew quiet as Boron spoke. "It is also found in the resolute heart, the gizzard that can withstand the temptations of false dreams, the mind that has the imagination to comprehend another's pain)

by {Kathryn Lasky}
(0 Yorumlar)

Geçit, asaletin gerçek özünü yansıtır, bunun sadece savaşta cesur eylemlerle veya başkalarına karşı güç sergilemekle ilgili olmadığını öne sürer. Aksine, şefkat ve esnekliğin daha derin bir anlayışını vurgular. Asalet, aldatıcı isteklerin cazibesine karşı kararlı kalan ve başkalarının acısıyla empati kuran bir bireyin sessiz gücünde bulunabilir.

Soren'in Bor'un konuşması olarak sessizliği, içsel güç ve empatinin önemini vurgulayarak bir yansıma anını gösterir. Bu perspektif, asaletin, sadece fiziksel yetenek veya açık güç gösterileri yerine başkalarının mücadeleleriyle bağlantı kurma karakteri ve yeteneği ile tanımlandığını göstermektedir.

Stats

Kategoriler
Book
Votes
0
Page views
47
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Ama aşk birçok biçim alır ve herhangi bir erkek ve kadın için aynı değildir. O zaman insanların buldukları belirli bir aşktır.
by {Mitch Albom}