Bu, teologların, Tanrı'nın ne olmadığını söyleyebileceğiniz, ancak (kolayca) ne olduğunu söyleyemeyeceğiniz görüşüyle bağlantılıdır.
(It connects with the theologians' point that you can say what God is not, but not (easily) what He is.)
Bu alıntı teolojik ve felsefi araştırmanın derin bir yönünü vurgulamaktadır: İlahi olana dair anlayışımız doğası gereği dil ve insan bilişiyle sınırlıdır. Tanrı'nın ne olduğundan ziyade ne olmadığını daha kolay tanımlayabileceğimiz fikri, çoğu zaman ilahi olanın tarif edilemezliğini ve aşkınlığını vurgulayan birçok teolojik gelenekte yankı bulmaktadır. Bu bakış açısı, Tanrı'nın bilgisini olumsuzlama yoluyla -O'nun ne olmadığını belirterek- elde ettiğimizi öne süren apofatik teolojiyle uyumludur çünkü olumlu nitelikler O'nun gerçek özünü yakalamakta yetersiz kalır. Pratik anlamda, Tanrı'nın doğasını tam olarak tanımlamaya yönelik girişimler sıklıkla aşırı basitleştirmelere, antropomorfizmlere veya yanlış beyanlara yol açmaktadır. Bunun yerine, Tanrı'nın ne olmadığının tanınması, epistemolojik sınırlarımızın alçakgönüllü bir hatırlatıcısı olarak hizmet eder. Teolojik iddialarımızda alçakgönüllülüğü davet eder ve ilahi olanın gizemli doğasının altını çizer. Tanrı hakkındaki tartışmalara saygıyla ve dilimizin ne kadar kesin olursa olsun ilahi gerçekliği hiçbir zaman tam olarak kapsayamayacağının bilincinde olarak yaklaşmalıyız. Bu bakış açısı, düşünürleri ve inananları, dogmatik tanımlardan ziyade inançlarının ahlaki ve ilişkisel yönlerine odaklanmaya teşvik eder. Aynı zamanda gizeme ve insan kavrayışının ötesindeki ilahi olana açıklık duygusunu teşvik ederek sürekli araştırmayı ve saygıyı teşvik eder. Bu sınırları benimsemek aynı zamanda felsefi alçakgönüllülüğü de teşvik eder ve bize ilahi olana dair kesinliğin anlaşılması zor olduğunu ve belki de en derin gerçeklerin kelimelerin ötesinde olduğunu hatırlatır.
---Nicholas Mosley---