Onu müziğin ahlaki lezzetini düşündürmüştü. Müzik gerçekten kendi içinde ahlaki bir kaliteye sahip olabilir mi, ya da bunun oynandığı koşullar ve performansının arkasındaki nedenlerle verildi mi? Müzik askerlik hizmetine basılabilir: sağ taraf tarafından oynanırsa zafer yürüyüşü iyi ve yanlış olanlar tarafından oynanırsa yanlış olur.

(It had made her think of the moral flavour of music. Could music really have a moral quality in itself, or was it given this by the circumstances in which it was played - and by the reasons behind its performance. Music could be pressed into military service: a triumphal march would be good if played by the right side, and wrong if played by those in the wrong.)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)

Yazar, müziğin doğal ahlaki niteliklere sahip olup olmadığına veya ahlaki sonuçlarının performansının arkasındaki bağlamdan ve niyetten kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair felsefi soruyu araştırıyor. Bu, okuyucuları müziğin çeşitli ortamlarda nasıl çalıştığını ve onu yaratan veya dinleyenlerin motivasyonlarını düşünmeye davet ediyor.

Örneğin, zafer yürüyüşü gibi bir parça, onu kullanan tarafa bağlı olarak farklı algılanabilir. Doğru bir kuvvet tarafından oynandığında, olumlu bir şekilde yankılanır, oysa aynı müzik haksız bir nedenle ilişkili olursa olumsuz duyguları uyandırabilir. Bu, müzik, ahlak ve kullanımını çevreleyen sosyal koşullar arasındaki karmaşık ilişkiyi vurgular.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
27
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}