Hayat kısa, diye düşündü. Sanat ya da hayat değil bir şey, beton solucanı gibi sonsuz uzatıyor. Düz, beyaz, üzerinden veya üzerinden herhangi bir geçiş tarafından düzenlenmemiş. Burada duruyorum. Ama artık değil. Küçük kutuyu alarak Edfrank takı parçasını ceket cebine koydu.


(Life is short, he thought. Art, or something not life, is long, stretching out endless, like concrete worm. Flat, white, unsmoothed by any passage over or across it. Here I stand. But no longer. Taking the small box, he put the Edfrank jewellery piece away in his coat pocket.)

(0 Yorumlar)

Bu pasajda, karakter, uzun, düz ve rafine edilmemiş bir beton parçasına benzediği sanatın kalıcı doğasına kıyasla yaşamın kısalmasına yansır. Bu tefekkür, hayatın geçici iken, sanatın süresiz olarak uzanma, zamansal varlıklarının ötesinde anları yakalama kapasitesine sahip olduğunu kabul ettiği için varoluşsal bir farkındalık duygusu ortaya koyuyor.

Bu gerçekleşmeye geldiğinde, bir parça mücevher alır ve ceket cebine yerleştirir ve yaşamın hem malzeme hem de sanatsal yönleriyle bir bağlantıyı sembolize eder. Mücevherleri ortadan kaldırma eylemi, hayatın geçişi ve dünyasında sunulan keskin gerçekler karşısında bile anlamlı bir şeyi tutma arzusu önerebilir.

Page views
24
Güncelle
Ocak 24, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.