Rock and Roll, büyük grup, Blues. Hepsini sevdi. Gözlerini kapatacaktı ve keyifli bir gülümsemeyle kendi ritim duygusuna geçmeye başlayacaktı. Her zaman güzel değildi.
(Rock and roll, big band, the blues. He loved them all. He would close his eyes and with a blissful smile begin to move to his own sense of rhythm. It wasn't always pretty.)
"Salı günleri Morrie" de kahramanı, akıl hocası Morrie'nin Rock and Roll, Big Band ve The Blues gibi çeşitli müzik türleri için derin takdirini yansıtıyor. Morrie'nin müzik tutkusu aşikardır; Sık sık kendini ritimlerinde kaybeder ve onun içindeki bir sevinç ve özgürlük duygusu uyandırmasına izin verir. Müzikle yapılan bu katılım, bazen garip olmasına rağmen, kimliğinin ve duygularının bir ifadesi olarak nasıl hizmet ettiğini ortaya koyuyor.
Morrie'nin müziğe dalma şekli, ömür boyu zevkini sergiliyor. Kesin gülümsemesi ve kendi ritmine geçme isteği, kişinin eşsiz ifadesini benimsemenin önemini vurgular. Bu lens sayesinde anlatı, yolculuk mükemmel olmasa bile, sevdiği şeyde neşe bulma deneyiminin derinden anlamlı olduğunu vurgular.