Evden uzak olduğu için ağlıyordu ve aramızda kim bunu yapmak istemedi? Başka bir neden olmaması gerekmez; sadece bu. Ev için, masalarda çiçekler ve küçük tenekelerde ve anne için bisküviler için ağlıyoruz; Ve biz de bu tür şeyler için ağlamamız gerektiğine utanmış ve aptalca hissediyoruz; Ama böyle hissetmemeliyiz çünkü hepimiz, bir anlamda evden saptık ve geri dönmek istiyoruz.

(She was crying because she was far from home, and who among us has never wanted to do that? There need be no other reason; just that. We cry for home, and for flowers on tables, and biscuits in little tins, and for mother; and we feel embarrassed, and foolish too, that we should be crying for such things; but we should not feel that way because all of us, in a sense, have strayed from home, and wish to return.)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)

Alıntı, ev için özlem ve nostalji duygularıyla derin bir duygusal rezonansı yansıtır. Evrensel bir deneyimi ifade eder; Tanıdık konforlardan uzak olmak, arkasındaki nedenlerden bağımsız olarak üzüntü uyandırır. Çiçekler, bisküvi ve bir annenin varlığı gibi basit sevinçlerden bahsedilmesi, bu küçük unsurların aidiyet ve güvenlik duygumuza nasıl katkıda bulunduğunu vurgular. Bu özlem herkesin ilişki kurabileceği bir şeydir, çünkü hepimizin köklerimizden yerinden edilmiş veya uzak hissetme anları vardır.

Ayrıca, yazar bu görünüşte önemsiz şeyler için ağlamanın utanılacak bir şey olmadığını öne sürüyor. Herkesin bir noktada evle ilgili bir kayıp veya özlem duygusu yaşadığı fikrinin altını çiziyor. Alıntı, çevremize ve anılarımıza duygusal tepkilerimiz bizi insan olarak bağladığından, bu şekilde hissetmenin doğal olduğunu hatırlatıyor. Bu kırılganlığı benimsemek, kendimizi ve doğal bağlantı ve aidiyet ihtiyacımızı daha derin bir şekilde anlamaya yol açabilir.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
39
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The Dog who Came in from the Cold

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}