Bazen oturma odamın etrafına bakıyorum ve odadaki en gerçek şey televizyon. Parlak ve canlı ve hayatımın geri kalanı sıkıcı görünüyor. Bu yüzden lanet olayı kapatıyorum. Her seferinde bunu yapar. Hayatımı geri al.
(Sometimes I look around my living room, and the most real thing in the room is the television. It's bright and vivid, and the rest of my life looks drab. So I turn the damn thing off. That does it every time. Get my life back.)
Michael Crichton'un "Uçak" nda, kahramanı televizyonun hayatlarındaki etkisini yansıtıyor. TV'nin canlı ışıltısının genellikle çevrelerinin donukluğunu gölgede bıraktığını ve gerçeği daha az çekici kıldığını fark ettiler. Bu farkındalık onları harekete geçirmeye teşvik eder.
Televizyonu kapatarak, gerçeklik duygusunu geri alırlar ve hayatlarını canlandırırlar. Bu eylem, dikkat dağıtıcı unsurlardan kurtulma ve etraflarındaki dünyayla daha anlamlı bir şekilde etkileşim kurma arzusunu sembolize ederek medyanın cazibesi ile yaşayan deneyimlerin gerçekliği arasındaki mücadeleyi vurgular.