Tanrı'nın krallığının asıl amacı, İsa'nın şiddet içermeyen gerçek gerçeğe tanıklık etmeye gelmesidir. Tanrı dünyanın sorumluluğunu almak istediğinde tankları göndermez. Fakirleri ve yumuşak başlıları gönderir.
(The whole point of the kingdom of God is Jesus has come to bear witness to the true truth, which is nonviolent. When God wants to take charge of the world, he doesn't send in the tanks. He sends in the poor and the meek.)
Bu alıntı, ilahi otoriteye ve Tanrı'nın saltanatının doğasına ilişkin derin bir vizyonu özetlemektedir. Tanrı'nın egemenliği kurma yönteminin temelde şiddet içermeyen, tevazu ve uysallığa dayandığını vurgular. Sıklıkla güce veya korkutmaya başvuran dünyevi sistemlerin aksine, Tanrı'nın yöntemi, savunmasız olanları, yani çoğu zaman göz ardı edilen ve ezilenleri ayağa kaldırmaktır. Tanrı'nın 'yoksullar ve alçakgönüllüler' aracılığıyla çalışmayı seçtiği fikri, İncil'deki birçok öğretiyle, özellikle de İsa'nın dünyayı alçakgönüllülerin miras alacağını vurguladığı Dağdaki Vaaz'daki öğretilerle uyumludur. Bu perspektif, geleneksel güç ve kontrol kavramlarına meydan okuyor ve inananları gerçek gücün neye benzediğini yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Gerçek liderliğin ve etkinin saldırganlık veya tahakküm yerine alçakgönüllülük, şefkat ve adaletle ortaya çıktığını öne sürüyor. Tanrı'nın gerçek hakikatinin şiddet içermeyen olduğunu kabul etmek, bizi bu nitelikleri kendi yaşamlarımızda somutlaştırmaya ve bu değerleri yansıtan sistemik değişim aramaya teşvik eder. Çoğunlukla çatışmaların yön verdiği bir dünyada bu mesaj bizi, ilahi müdahalenin güç gerektirmediğine, herkes için, özellikle de dışlanmışlar için sevgi, merhamet ve adaleti kapsadığına güvenerek barışçıl bir yaklaşım benimsemeye davet ediyor. Sonuç olarak bu alıntı, alçakgönüllülüğün ve alçakgönüllülüğün erdemler ve ilahi gerçeğin dünyada tezahür etmesinin bir yolu olarak kutlandığı bir dünya görüşü değişimini teşvik ediyor.