Isabel, hayatlarımızın belirli bir film müziğinin eşlik ettiği gibi nasıl hissettiklerini, belirli anlarla yankılanan anlamlı şarkılar koleksiyonunu yansıtır. Bu melodiler, sayısız kez tekrarlanana kadar bir dönemi temsil eden, nostalji ve hafızayı uyandıran deneyimlerimizle iç içe geçer. Yine de, bu müzik geçmişine rağmen, hayatın çoğunun özenle yazılmış bir senaryodan ziyade doğaçlama gibi kendiliğinden ortaya çıktığını kabul ediyor.
Bu içgörü, planlanan ve hayatımızdaki öngörülemez arasındaki dengeyi vurgular. Önemli hisseden bazı deneyimleri ve anları küratörlüğüne sahip olsak da, deneyimlerimizin büyük çoğunluğu planlanmamış ve şu anda ortaya çıkıyor. Kesin bir anlatıdan ziyade, yaşam genellikle durumları ortaya çıkardıkça uyarladığımız ve yanıtladığımız ve çevremizdeki dünyaya daha derin bir bağlantıya izin verdiğimiz devam eden bir performansdır.