Küçükken oyunculuk için para aldığını bilmiyordum. Ailem parayı benim için bankaya yatırdı ama ben bunun beni çok heyecanlandıran eğlenceli bir şey olduğunu düşündüm. Sette olmalısın, biraz makyaj yapıp kameraya çıkmalısın.
(When I was little, I didn't know you got paid for acting. My parents put the money in the bank for me, but I just thought it was this fun thing that I was so excited to do. You got to be on the set and get a little bit of makeup and be on camera.)
Bu alıntı çocukluk tutkularının masumiyetini ve saf neşesini güzel bir şekilde yansıtıyor. Çocukların, işin altında yatan dünyayı veya parasal yönleri anlamadan, yalnızca onları eğlenceli ve heyecan verici buldukları için faaliyetlere nasıl katıldıklarının altını çiziyor. Büyüdükçe takdirleri derinleşir, ancak coşkularının orijinal saflığı, aziz bir anı olarak kalır. Aynı zamanda erken deneyimlerin algılarımızı şekillendirebileceği ve gelecekteki arayışlarımızı etkileyebileceği fikrine de incelikle değiniyor ve genç yaşlarda doğal ilgileri beslemenin önemini vurguluyor.
