Bununla birlikte, uzun bir süre kendi başınıza yaşadığınızda, kişiliğiniz değişir çünkü kendinize çok fazla girersiniz, sosyal olma, normal davranışın ne olduğunu ve olmadığını anlama yeteneğini kaybedersiniz. İçinizde bütün bir dünya var ve eğer kendinize izin verirseniz, içinde o kadar derine inebilirsiniz, yüzeye giden yolu unutacaksınız. Diğer insanlar, tıpkı yiyecek ve su vücudumuzla yaptığı gibi ruhlarımızı canlı tutarlar.
(When you live on your own for a long time, however, your personality changes because you go so much into yourself you lose the ability to be social, to understand what is and isn't normal behavior. There is an entire world inside yourself, and if you let yourself, you can get so deep inside it you will forget the way to the surface. Other people keep our souls alive, just like food and water does with our body.)
Uzun bir süre boyunca yalnız yaşamak kişinin kişiliğini önemli ölçüde değiştirebilir. Yalnızlık ile gelen içgözleme genellikle sosyal olarak etkileşim kurma ve tipik davranışları tanıma yeteneğine yol açar. Bireyler kendilerini dış dünyalarına dalmış hale getirerek dışarıdan nasıl bağlantı kuracağını unutabilirler. Bu içsel odak, gerçeklikten kopukluk yaratabilir, bu da ilişkilerin veya sosyal normların sürdürülmesini zorlaştırabilir.
Donald Miller'ın "Mavi Like Caz" ında vurgulandığı gibi, insan bağlantısının özü duygusal ve ruhsal refah için hayati önem...