Tüketiciliğin saldırısına karşı, çağıran tüm ezici siren seslerine karşı, tek silahımız seçme hakkımızı kullanmaktır. Ve doğru seçimleri yapmak için, düşünebilmeliyiz, yansıtabilir, duraklatmak, hayal etmek, çünkü size satılan şey sadece diş macunu veya deodorant veya banyo fikstürü değil, bir sonraki başkanınız veya temsilciniz, çocuklarınızın geleceğiniz, yolunuz ve yaşam görüşüdür.
(Against the onslaught of consumerism, against all the overwhelming siren voices that beckon, our only weapon is to exercise our right to choose. And to make the right choices, we need to be able to think, to reflect, to pause, to imagine, because what is being sold to you is not just toothpaste or deodorant or a bathroom fixture, but your next president or representative, your children's future, your way and view of life.)
Tüketiciliğin ve sürekli pazarlamanın egemen olduğu bir dünyada, bilinçli seçimler yapma yeteneği bireyler için zorunlu hale gelir. Reklamcılığın yaygın doğası genellikle arzularımızı manipüle etmeye çalışır, bizi sadece ürünler değil, aynı zamanda hayatlarımızı ve değerlerimizi şekillendiren fikirler ve ideolojiler de satın almaya çağırır. Tüketiciler olarak, bu seçimlerin kişisel ve toplumsal geleceğimiz üzerindeki güçlü etkisini tanıyarak ajansımızı geri almalıyız.
Bilgili kararlar vermek için bir düşünme ve hayal gücü zihniyeti geliştirmemiz gerekir. Bu, ticarileşmenin...