Angus gülümsedi. Öyleyse hiçbir şey kesin değil mi? Bu doğru, dedi Big Lou. Ölüm ve vergiler hariç, Matta ile müdahale etti. Söz böyle değil mi? Angus'u gözlemledi, İtalya'da vergi ödemiyorlar. Napoli'de hiç vergi ödemeyen bir ressam biliyordum. Çok iyi ressam. Ona ne oldu? diye sordu Matthew. Öldü, dedi Angus. 33.
(Angus smiled. So nothing's certain, then? That's right, said Big Lou. Except death and taxes, interjected Matthew. Isn't that how the saying goes? They don't pay taxes in Italy, observed Angus. I knew a painter in Naples who never paid taxes–ever. Very good painter too. What happened to him? asked Matthew. He died, said Angus. 33.)
Angus, Big Lou ve Matthew arasındaki konuşma, hayattaki belirsizlik hakkında eğlenceli bir değişim vurgular. Angus, Big Lou'nun kabul ettiği hiçbir şeyin kesin olmadığını belirtiyor. Matthew mizahi bir şekilde, tek kesinliklerin ölüm ve vergiler olduğunu ekleyerek İtalya'daki vergi yasaları hakkında bir tartışmaya yol açarak bazılarının bu yükümlülüklerden kaçtığını öne sürüyor. Bu, yaşam ve insan deneyimlerindeki çelişkileri keşfederken hafif yürekli bir ton yaratır.
Angus, Napoli'den vergi ödemeyen yetenekli bir ressam hatırlıyor ve bu da ressamın kaderi hakkında merak uyandırıyor. Ressamın hikayesinin kasvetli sonu - ölümü - yaşamın kesinliğini hatırlatıyor. Bu mizah ve yansıma karışımı, diyaloglarıyla yankılanan varoluşa eşlik eden karmaşıklıkları ve belirsizlikleri etkili bir şekilde tasvir eder.