Anna sordu, bu önemli mi? Önemli olan sonuçtur, sonucuna ulaşma yolu değil. Çoğu zaman bir şans meselesidir. Ulf bunu düşündü. Şansın insan işlerindeki rolü onu her zaman ilgilendirmişti. Yaptığımız şeylerin çoğu, kontrolümüzün ötesinde olan faktörlerden-başkalarının kaprisleri, nereye liderlik edeceklerini cehalette başlattığımız olayların dizilerinden, hayatımızı değiştirecek bir karar verilmesine yol açan şans toplantılarından etkilendi. .
(Anna asked, Does that matter? What counts is the result, not the route by which one reaches the result. It's often all a matter of luck. Ulf pondered this. The role of luck in human affairs had always intrigued him. So much of what we did was influenced by factors that were beyond our control-the vagaries of others, sequences of events that we initiated in ignorance of where they would lead, chance meetings that led to the making of a decision that would change our life.)
Anna, bir sonuç elde etmek için alınan yolculuğun önemini sorgulayarak, gerçekte önemli olanın sonucun kendisi olduğunu vurguladı. Bu bakış açısı, şansın insan deneyimlerinde önemli bir rol oynadığını, başarılarımızı ve başarısızlıklarımızı tahmin edemeyeceğimiz şekilde etkilediğini göstermektedir. ULF, dış faktörlerin onları kontrol etme çabalarımıza rağmen hayatımızı nasıl şekillendirdiğini göz önünde bulundurarak Anna'nın düşüncelerini yansıtıyordu.
Ulf, şans kavramı ve insan işleriyle nasıl iç içe geçtiği konusunda ilgimi çekti. Hayattaki birçok önemli anın rastgele olaylardan, şans karşılaşmalarından ve eylemlerimizin öngörülemeyen sonuçlarından kaynaklandığını fark etti. Bu gerçekleşme, yaşamın öngörülemezliğini ve niyet ve şans arasındaki hassas dengeyi vurgular.