Auden, çalışmalarında kilit bir temayı yeniden gözden geçiriyor: hayatlarımızda var olan yarıkları iyileştirme ve bütünlük duygumuzu geri kazanma ihtiyacı. Bizi, çimlerde yatan unutulmuş nesnelerle sembolize eden hayatımızın ihmal edilen birçok yönünü kabul etmeye teşvik ediyor. Gölgelenen bu unsurlar, bir kez gölgede bırakılır, bir yeniden keşfetme süreci yoluyla yeniden getirilir ve onları tekrar değerli bir şeye dönüştürür. Bu, gençliğin masumiyeti ve ona eşlik eden basit sevinçler için nostaljik bir özlemi yansıtır.
Ancak, Auden’in arzusu sadece nostaljinin ötesine uzanır. Sadece unutulmuş oyunlarımızı ve özel sevinçlerimizi değil, aynı zamanda hayatta daha derin bir bütünlüğü ve yerine getirmeyi kucaklamamızı istiyor. Metin, Auden’in vizyonunun bizi daha açık ve otantik bir şekilde büyümeye ve deneyimlemeye zorlarken geçmişimizin tanınmasını ve kabul edilmesini gerektirdiğini gösteriyor. Çalışmaları bize sadece daha basit zamanlara geri dönmemize değil, daha geniş insan deneyimimiz bağlamında onları takdir etmemize meydan okuyor.