Empati, diğer birçok büyük roman gibi, en büyük günahın başkalarının sorunlarına ve acılarına kör olmaktır. Onları görmemek, varlıklarını inkar etmek anlamına gelir.
(Empathy lies at the heart of , like so many other great novels--the biggest sin is to be blind to others' problems and pains. Not seeing them means denying their existence.)
"Tahran'da Lolita okumak" anısına, Azar Nafisi empatinin insan deneyimini anlamada önemini vurgular. Başkalarıyla gerçek bağlantının, mücadelelerini kabul etmeyi ve yanıtlamayı gerektirdiğini öne sürüyor. Başkalarının acısını tanımaması sadece bireyleri birbirinden izole etmekle kalmaz, aynı zamanda onları birbirine bağlayan ortak insan anlatısını da ihmal eder.
Nafisi'nin empati üzerindeki yansıması, derin ilişkilerin ve anlamlı etkileşimlerin başkalarının karşılaştığı zorlukların farkındalığına dayandığını vurgular. Bu sorunlara körlük tehlikesi, önemli bir ahlaki başarısızlık olarak tasvir edilmektedir, bu da bu cehaletin üstesinden gelmenin şefkatli bir toplum için gerekli olduğunu düşündürmektedir. Literatür yoluyla, insan duygularının ve deneyimlerinin karmaşıklıklarına karşı daha yüksek bir duyarlılığı savunur.