Küçük bir depresyonda, bir makat nüfuzu ve mokasen hariç, stalwart Sioux savaşçısı, stalwart Sioux savaşçısı vardı. Ona bakarken bir üzüntü hissetmeye yardım edemedim. Yok etmeye çalıştığımız ve savunmaya çalıştığımız evinin ve ailesinin birkaç yüz metre içindeydi. Slayer'ın evi belki de bin mil uzaktaydı. Birkaç gün içinde kurtlar ve buzzarlar kalıntılarını parçalayacak ve dağılmış olacaktı, çünkü askerler ölü bir Hintli gömmek için hiçbir eğilimleri yoktu.
(In a little depression there lay outstretched a stalwart Sioux warrior, stark naked with the exception of a breech clout and moccasins. I could not help feeling a sorrow as I stood gazing upon him. He was within a few hundred yards of his home and family, which we had attempted to destroy and he had tried to defend. The home of the slayer was perhaps a thousand miles away. In a few days the wolves and buzzards would have his remains torn asunder and scattered, for the soldiers had no disposition to bury a dead Indian.)
Peter Cozzens'in "Dünya Ağlıyor" da, anlatıcı savaş alanında ölü olan bir Sioux savaşçısının trajik kaderini yansıtıyor. Minimum kıyafetler dışında çıplak çıplak olan savaşçı, ev ve ailesinden sadece kısa bir mesafededir, bu da cesurca yıkıma karşı korunmaya çalışır. Bu sahne, savaşçının yakın çevresi ile düşmanının uzak evi arasındaki keskin kontrastı gösterdiği için derin üzüntü çağrıştırıyor ve çatışma ve kayıp trajedisini vurguluyor.
Anlatı, düşmüş savaşçının bedeninin yakında unsurlara bırakılacağı korkunç gerçekliği aktarır, çünkü askerler ona uygun bir gömme niyeti göstermez. Kalıntılarına saygı eksikliği, tarihin bu acımasız bölümü sırasında Yerli Amerikalıların sıklıkla karşılaştığı insanlıktan çıkarmayı vurgulamaktadır. Cozzens'in çalışması, savaşın ve ondan kaynaklanan kişisel trajedilerin sonuçlarını güçlü bir hatırlatma görevi görür ve topraklarını ve sevdiklerini savunanların sık sık gözden kaçan acılarına ışık tutar.