… Bir cankurtaran botu olan bir ülkenin kıyılarından biri ve bu cankurtaran gemiye alınmak isteyen insanlar tarafından kuşatma altındaydı. İtalya'nın güney kıyılarına ve güneyden gelen tekneleri düşündü, Kuzey Afrika'nın Avrupa'ya girmeye çalışan umutsuzları ile sıkıştı. İnsan yükü altında alabora olan gemiler; Suda insanlar vardı, hayalleri sulu bir sonu geliyordu. Kişi yüzünü nasıl bunlara karşı çevirebilir? Geçmiş olmak için ne tür bir insan olmalı?

(…one of the coasts of a country that was a lifeboat, and that lifeboat was under siege by people who wanted to be taken on board. She thought to the southern shores of Italy and the boats that came up from the south, crammed with the desperate of North Africa striving to get into Europe. The vessels capsized under their human cargo; there were people in the water, their dream coming to a watery end. How could one turn one's face against all of that? What sort of person would one have to be to sail past?)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)

Yansımalarında, kahraman, İtalya'nın güney kıyılarına sığınanların üzücü gerçekliği ile yüzleşir. Ülkeyi, daha iyi bir yaşam şansı için umutsuz bireyler tarafından kuşatılan bir cankurtaran teknesine benziyor. Aşırı yüklenmiş teknelerin, sayısız hayatın kaybedilmesiyle sonuçlanan alabora haline gelen imajı, derin bir şefkat ve aciliyet duygusu uyandırıyor. Bu, tehlikeden kaçmak ve Avrupa'da güvenlik bulmak isteyen bu umutsuz bireylerin durumunu nasıl görmezden gelebileceğinin ahlaki ikilemini gündeme getiriyor.

Bu acı verici görüntüler, insanlık ve empati hakkında derin bir içgözlem yaratır. Okuyucuyu, yardım veya onay sunmadan sadece böyle bir sahneyi geçecek olanların karakterini düşünmeye zorlar. Yazar, durumun duygusal ağırlığını etkili bir şekilde tasvir ederek seyirciyi dünya çapında korkunç ihtiyaçlara karşı değerleri ve sorumlulukları üzerinde düşünmeye çağırıyor.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
21
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The Novel Habits of Happiness

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}