Bitkiler diğer tüm yaşam biçimi gibi gelişir ve kendi saldırganlık, savunma vb. Ondokuzuncu yüzyılda, çoğu teori diş ve pençede hayvan doğası kırmızısı ile ilgiliydi. Ama şimdi bilim adamları kök ve kökte doğa yeşili düşünüyorlar. Bitkilerin, hayatta kalmak için durmak bilmeyen mücadelelerinde, diğer hayvanlarla karmaşık simbiyozdan, sinyal mekanizmalarına, diğer bitkileri uyarmaya, doğrudan kimyasal savaşa kadar her şeyi geliştirdiklerini anlıyoruz.
(Plants evolve like every other form of life, and they've come up with their own forms of aggression, defense, and so on. In the nineteenth century, most theories concerned animals-nature red in tooth and claw, all that. But now scientists are thinking about nature green in root and stem. We realize that plants, in their ceaseless struggle to survive, have evolved everything from complex symbiosis with other animals, to signaling mechanisms to warn other plants, to outright chemical warfare.)
Bitkiler, diğer yaşam formları gibi, saldırganlık ve savunma taktikleri de dahil olmak üzere hayatta kalmak için benzersiz stratejiler geliştirmiştir. Tarihsel olarak, genellikle acımasız ve rekabetçi olarak tanımlanan hayvan davranışına çok odaklanmıştır. Bununla birlikte, çağdaş araştırma bu perspektifi bitkilerin karmaşık etkileşimlerini ve hayatta kalma stratejilerini tanımak için kaydırır.
Bu yeşil organizmalar, hayvanlarla simbiyotik ilişkiler kurmak, komşu bitkileri uyarmak için sinyalleme yöntemleri geliştirmek ve hatta tehditlere karşı kimyasal savaşa katılmak gibi gelişmek için çeşitli mekanizmalar geliştirmiştir. Bu anlayış, doğadaki esnekliklerine katkıda bulunan bitkilerin karmaşık yaşam süreçlerini vurgulamaktadır.