Odaya bir sandalye getirdi ve yatağının üstüne yerleştirdi. Sonra uykuya sürüklenirken elini tuttu. Kendi elinde çok küçüktü ve sıcak ve kuru hissetti. Elini nazikçe bastırdı ve parmakları baskıyı geri döndürdü, ama o zamana kadar neredeyse uyuyordu. Bir başkasının elini tutarak uykuya dalmanın ne olduğunu hatırladı, ama pek iyi değil; Ne kadar değerli bir deneyim, arkadaşlık ya da sevgi tanrıları tarafından kefil olduğu ne kadar şanslı. Bunu unuttuğunu düşündü, ama şimdi hatırladı.

(She brought a chair into the room and placed it alongside the top of his bed. Then she held his hand as he drifted off to sleep. It was so small in her own hand, and it felt warm and dry. She pressed his hand gently, and his fingers returned the pressure, but only just, as he was almost asleep by then. She remembered, but not very well, what it was to fall asleep holding the hand of another; how precious such an experience, how fortunate those to whom it was vouchsafed by the gods of Friendship, or of Love. She thought she had forgotten that, but now she remembered.)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)

Sahnede, bir karakter bir yatağın yanına bir sandalye getirir ve uykuya dalan birinin elini hafifçe tutar. Elinin ne kadar küçük ve sıcak hissettiğini fark eder ve paylaşılan samimiyet ve rahatlık anlarının anılarını geri getiren hassas bir bağlantıyı sembolize eder. İnsan ilişkilerindeki bu tür deneyimlerin önemini gösteren geçici bir yakınlık anını yakalar.

El ele tutuşma eylemini yansıtırken, arkadaşlığın güzelliğini ve getirdiği duygusal sıcaklığı tanır. Bu tür anların anısı uzak hissetmiş olsa da, bu mevcut deneyim bu duyguları yeniden canlandırır, insanların sık sık kabul ettiği sevgi ve dostluğun değerini vurgular. İnsan deneyimini hem şekillendirebilen hem de yükseltebilen bağların dokunaklı bir hatırlatıcısıdır.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
93
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in Bertie's Guide to Life and Mothers

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}