Tüm bunları kendi üzerine getirmişti ve böylece bir anlamda hak ettiği şeyi aldı. Ancak, MMA Ramotswe kendisine hatırlattı, herkes gibi bir ruhu vardı ve kişi yenilmeyi hak edenlerin bile yenilgisinin üzerine çıkmamalı. Bu tehlikeliydi, çünkü o zaman kendiniz bir başkasının talihsizliklerinde canlanmak için hak ettiğiniz şeyi elde edebilirsiniz.
(She had brought all of this on herself, and so she had, in a sense, got what she deserved. But, even so, Mma Ramotswe reminded herself, she had a soul like everyone else, and one should not crow over the defeat even of those who richly deserve to be defeated. That was dangerous, because then you yourself might get what you deserve for reveling in the misfortunes of another.)
Karakter, söz konusu bireyin kendi seçimleri nedeniyle hak ettiği bir düşüşle karşı karşıya olduğunu kabul ederek kişinin eylemlerinin sonuçlarını yansıtır. Buna rağmen, MMA Ramotswe, her insanın kusurlarına bakılmaksızın saygıya layık bir ruha sahip olduğunu kabul ederek bir şefkat duygusu sürdürür. Başkasının yenilgisinin tadını çıkarmanın kendisi için olumsuz yankılara yol açabileceği fikrini içselleştirir.
Bu perspektif empatiyi ve alçakgönüllülüğün önemini vurgular, bu da kaderlerini kazanmış gibi görünse bile başkalarının talihsizliklerini kutlamaktan kaçınması gerektiğini...