Gerçekten büyük bir hayran. Ulf gözlerini kapattı. Profesörün bir grup hayranı tarafından takip edildiğini gördü, büyük olanlar daha ince, daha lithe hayranlarına ayak uydurmak için mücadele etti, bitkin ve hayal kırıklığına uğradı.

(She really is a huge fan. Ulf closed his eyes. He saw the professor being pursued by a group of his fans, the huge ones struggling to keep up with the thinner, more lithe fans, dropping exhausted and disappointed.)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)

Alexander McCall Smith'in "Hassas Suçlar Dairesi" nde Ulf karakteri, bir profesörün hayranlarından aldığı yoğun hayranlığa yansır. Hayal gücü, profesörün farklı bir hayran grubu tarafından kovalanan canlı bir resmini çiziyor ve hayranların bağlılıklarını göstermek için gidecek uzunlukları gösteriyor. Bu sahne, farklı hayran türleri arasındaki eşitsizliği vurgular, çünkü daha büyük olanlar daha çevik olanlara ayak uydurmayı zor bulur, fan kültürünün tutkusunu ve özverisini vurgular.

Bu an sadece hikayenin komedi unsurlarını sergilemekle kalmaz, aynı zamanda şöhretin özünü ve bireyler üzerindeki etkisini de yakalar. ULF'nin kapalı gözleri, oyunda toplumsal dinamikler hakkındaki anlayışını ortaya koyan durumun tefekkürünü gösteriyor. Arayışında geride kalan daha büyük hayranların mücadeleleri, profesörün şöhretini hem arzu edilen hem de külfetli görünmesini sağlayan sempati duygularını uyandırıyor.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
56
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The Department of Sensitive Crimes

Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}