Teknolojik değişim ne ilave ne de çıkarıcıdır. Ekolojiktir. Demek istediğim, kelime çevre bilimcileri tarafından kullanıldığı kelimeyle aynı anlamda "ekolojik" demek istiyorum. Önemli bir değişiklik toplam değişim yaratır. Tırtılları belirli bir habitattan çıkarırsanız, aynı ortam eksi tırtıllara bırakılmazsınız: yeni bir ortamınız var ve hayatta kalma koşullarını yeniden oluşturdunuz; Hiçbiri olmayan bir ortama tırtıllar eklerseniz de aynı şey geçerlidir. Medya ekolojisi de böyle çalışıyor. Yeni bir teknoloji bir şey eklemez veya çıkarmaz. Her şeyi değiştirir.
(Technological change is neither additive nor subtractive. It is ecological. I mean "ecological" in the same sense as the word is used by environmental scientists. One significant change generates total change. If you remove the caterpillars from a given habitat, you are not left with the same environment minus caterpillars: you have a new environment, and you have reconstituted the conditions of survival; the same is true if you add caterpillars to an environment that has had none. This is how the ecology of media works as well. A new technology does not add or subtract something. It changes everything.)
Neil Postman, "Technopoly: Kültürün Teknolojiye Teslim Olması" kitabında, teknolojik değişimin ekosistemleri derin bir şekilde etkilediğini savunuyor. Bu değişim biçimi sadece öğeleri eklemek veya kaldırmakla ilgili değildir; Aksine, tüm ortamı dönüştürür. Örneğin, tırtılların kaldırılması veya eklenmesi, bir ekosistem içindeki unsurların bağımlılığını gösteren yeni bir hayatta kalma koşulları seti oluşturarak habitatı değiştirir.
Bu kavram medya ve teknoloji için de geçerlidir, burada yeni bir teknoloji sunulması, sadece mevcut sistemlerin bir modifikasyonu yerine genel bir değişimle sonuçlanır. Postman, her teknolojik ilerlemenin bağlamı yeniden tanımladığını, toplumun çevresi ile nasıl işlediğini ve etkileşime girdiğini, böylece kültürel dinamikleri temelden yeniden şekillendirdiğini vurguluyor.