"Bulutların nadiren cazibesi" nde, kahraman fiziksel dünyanın ilgisizliğine yansır. Taş ve tuğladan oluşan dünya, insan acı ve duygusal kargaşadan etkilenmez. Bu, doğanın insan deneyimlerinden bağımsız olarak, iç mücadelelerimiz ve dış gerçeklik arasındaki keskin bir kontrastı vurguladığını düşündürmektedir.
Karakter, savaş alanları gibi çatışma ile işaretlenmiş yerlerin bile hayatın geliştiği sakin ortamlara dönüşebileceğini gözlemliyor. Bu ikilik, içimizde anılar ve üzüntü taşırken, dışarıdaki dünyanın kişisel dramalarımız tarafından doğal olarak şekillendirilmediğini vurgulamaktadır. Barış ve güzelliğin en kederli bağlamlardan bile ortaya çıkabileceğini hatırlatır.