Ağaç, doğa ona empoze ettiğimiz her şeyi yapacağından, temel treeness'i şarkı ile kutluyor. Kuşlar hala eski şarkılarını, insan yapımı seslerin tüm kakofonisi ile hareketli bir şehrin ortasında söylüyor. Kuru yapraklar, beton veya Hewn taşa karşı büyürken bile zar gibi hışırtı. Bir kaldırımdaki küçük bir çatlaktan, insanın mühendisliğinin doğrusal bir dünyasının ortasında mükemmel bir şekilde oluşturulmuş bir böcek, eğriler ve çıkıntılar yaratığı sürünecek.
(The tree still celebrates its essential treeness through song, as nature will do whatever we impose on her. Birds still sing their ancient songs in the middle of a bustling city, with all its cacophony of man-made sounds. Dry leaves still rustle like dice even when growing against concrete or hewn stone. Out of a tiny crack in a pavement will crawl a perfectly formed insect, a creature of curves and protrusions amidst a linear world of man's engineering.)
Metin, kentleşme ve insan müdahalesi karşısında doğanın esnekliğine yansır. İnsan yapımı yapıların ve gürültünün ezici varlığına rağmen, doğa kendini ifade etmenin yollarını bulur. Kuşlar, kaos ortasında doğal güzelliğin kalıcılığını simgeleyen canlı bir şehir manzarasında bile zamansız melodilerini sürdürüyor. Dahası, kuru yaprakların görüntüleri hışırtı ve kaldırım çatlaklarından ortaya çıkan böceklerin görüntüleri, yaşamın alışılmadık ortamlarda devam ettiği ve geliştiği fikrini vurgular. Yazar Alexander McCall Smith, doğanın bu dikkate değer bir şekilde uyum sağlama yeteneğini gösteriyor ve bize organik ve tasarlanmış dünyalar arasındaki bağlantıyı hatırlatıyor.