Zihnimde nihayet kamburun üzerinden geçtiğime dair korkunç bir şüphe vardı ve bunun en kötü yanı, hiç trajik hissetmedim, ama sadece yorgun ve rahat bir şekilde ayrılmıştı.
(There was an awful suspicion in my mind that I'd finally gone over the hump, and the worst thing about it was that I didn't feel tragic at all, but only weary, and sort of comfortably detached.)
Kahraman, yaşam hakkında rahatsız edici bir farkındalıkla boğuşur, kendi içinde önemli bir dönüm noktasına ulaşmış olabileceğini ima eden bir değişim algılar. Bu an, durumun ağırlığına rağmen trajedi veya umutsuzluk duygusu yaşamadığı konusunda rahatsız edici bir farkındalık getiriyor. Bunun yerine, sanki etrafındaki kaosa uyuşmuş gibi garip bir rahatlama hissi hissediyor.
Bu yorgunluk onu rahat bir müfrezeye götürür, burada çevresini istifa duygusu ile gözlemler. Bu, zor gerçeklerle karşı karşıya olsa da, teselli sağlayan belirli bir kabul var ve deneyimlerinde kargaşa ortasında sakin bir hisle gezinmesine izin veriyor.