Bu dünyadaki her bir kişiye ahlaki yükümlülükler olamaz. Tabii ki, karşı karşıya olduğumuz, ahlaki alanımıza girenlere ahlaki yükümlülüklerimiz var. Bu komşular, uğraştığımız insanlar vb.

(We can't have moral obligations to every single person in this world. We have moral obligations to those who we come up against, who enter into our moral space, so to speak. That means neighbors, people we deal with, and so on.)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)

Alıntı, ahlaki sorumluluklarımızın sınırlı olduğunu ve öncelikle hayatımızda doğrudan mevcut olanlara yönlendirildiğini göstermektedir. Dünyadaki herkesin refahını önemsemenin takdire şayan olsa da, kişisel olarak karşılaşmadığımız her bireye karşı ahlaki bir yükümlülük hissetmenin pratik olmadığı anlamına gelir. Bu fikir, uzak popülasyonlardan ziyade hemen sosyal çevrelerine odaklanan etikin ilişkisel yönünü vurgulamaktadır.

"Sunday Felsefe Kulübü" nde Alexander McCall Smith, başkalarıyla doğrudan etkileşimlerimizin önemini vurguluyor. Ahlaki yükümlülüklerimizi bu şekilde tanımlayarak bizi komşulara ve düzenli olarak ilgilenenlere karşı sorumluluklarımıza öncelik vermemize teşvik eder. Bu perspektif daha yönetilebilir bir görev duygusu geliştirebilir ve topluluklarımızdaki anlamlı bağlantıları teşvik edebilir.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
28
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The Sunday Philosophy Club

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
'Depresyonda' olduğunu söylüyorsun ama benim gördüğüm tek şey dayanıklılık. Kendinizi berbat ve içten dışa doğru hissetmenize izin verilir. Bu kusurlu olduğunuz anlamına gelmez; sadece insan olduğunuz anlamına gelir.
by {David Mitchell}