Kadınların seçenekleri olmalı ve kadınlar giydikleri şeyler içinde kendilerini iyi hissetmeli.
(Women should have choices, and women should feel good in what they wear.)
Açıklamada kadınlar için eylemliliğin ve kendini ifade etmenin temel önemi vurgulanıyor. Toplumda giyim çoğu zaman kişisel kimliğin, kültürel ifadenin ve hatta politik duruşun bir yansıması haline gelir. Kadınların ne giyeceklerini seçme özgürlüğüne sahip olmaları, onlara dış baskılara veya toplumsal beklentilere boyun eğmeden kendilerini özgün bir şekilde sunma gücü verir. Kişinin kendini kıyafet içinde iyi hissetmesi sadece estetikle ilgili değildir; kişisel refah ve bağımsızlık için çok önemli olan rahatlık, güven ve özgüveni kapsar. Tarihsel olarak moda ve kıyafet kuralları kadınları ya kısıtlamış ya da özgürleştirmiştir ve seçimin öneminin kabul edilmesi, toplumsal normlar yerine bireysel tercihlere saygı gösterilmesi ihtiyacını vurgulamaktadır. Bu fikir aynı zamanda kadınların nasıl görünmesi veya giyinmesi gerektiğini dikte eden basmakalıp görüşlere de meydan okuyor ve çeşitli tarz ve ifadelerin daha geniş bir şekilde kabul edilmesini sağlıyor. Sonuçta bu bakış açısı cinsiyet eşitliğini, beden pozitifliğini ve kişisel özerkliği savunan çağdaş hareketlerle uyumludur. Kadınlar kıyafetlerini seçmekte özgür olduklarında, aynı zamanda kariyerlerden kişisel ilişkilere kadar yaşamlarının birçok yönünü belirleme haklarını da güçlendirirler, yüzeysel görünümleri aşan ve daha derin özerklik ve saygı konularına değinen bir güçlenme duygusu geliştirirler. Çeşitliliğe ve bireyselliğe giderek daha fazla değer veren bir kültürel ortamda bu tür iddialar, kişisel rahatlık ve seçimin onur ve özgürlüğün temel bileşenleri olduğunu hatırlatan hayati önem taşıyor.