Çok büyük bir yeteneğim yoktu. Rock yıldızı ya da yazar olmak istemedim.
(I didn't have any great talent. I didn't want to become a rock star or an author.)
Bu alıntı, başarının öncelikle yetenek veya şöhret arzusundan kaynaklandığı şeklindeki geleneksel düşünceye meydan okuyan bir bakış açısını vurguluyor. Bize hırs ve başarının azim, dayanıklılık ve açık bir amaç duygusu gibi diğer niteliklerden kaynaklanabileceğini hatırlatır. Pek çok kişi, tanınma veya dış onaylanmayı amaçladıkları için değil, süreçte veya anlamlı bir etki yaratarak tatmin buldukları için hedeflerinin peşinden gider. Büyük bir yeteneğin bulunmadığının kabul edilmesi hem alçakgönüllü hem de ilham verici olabilir; bu da başarının yalnızca doğuştan yetenekli olanlara özgü olmadığını düşündürür. Bunun yerine, kişinin kendini adaması, sıkı çalışması ve uğraşılarına olan gerçek tutkusu, engellerin aşılmasında ve benzersiz bir yol açılmasında önemli rol oynar. Dahası, kişinin bir rock yıldızı ya da yazar olmayı arzulamadığı ifadesi, kişisel tutkuların çeşitli olduğunu ve toplumsal başarı kavramlarıyla mutlaka uyumlu olmadığının altını çiziyor. Aynı zamanda özgünlüğün, yani beklenen ya da gösterişli olanı takip etmek yerine, bir kişi için gerçekten önemli olanın peşinden gitmenin önemine de işaret ediyor. Gerçek hayatta pek çok başarılı kişi, şöhret ya da tanınma arayışından ziyade sessiz sebatla tatmin olur. Sonuç olarak bu alıntı, dış doğrulamaya veya yüzeysel başarıya ihtiyaç duymadan kişinin güçlü yönlerini ve tutkularını benimsemesini teşvik eder. Yolculuğun kendisinin önemli bir değer taşıdığının ve tatminin çoğunlukla tutarlılıktan, adanmışlıktan ve kendine sadık kalmaktan kaynaklandığının altını çiziyor.