Destansı olanla mücadele ediyorum. İnsanlar benim destansı olduğuma karar verdiler; destan derken büyük, ağır bir kitabı mı kastediyorsunuz? 'David Copperfield' büyük bir kitap; epik mi? Kapsanan süre, uzunluk, dram veya hikaye - asıl çekici olan budur - eğer hikaye uzunsa, daha fazla bağlantı kurma şansınız artar.
(I'm struggling with what is epic. People decided I was epic - if by epic, do you mean a big, heavy book? 'David Copperfield' is a big book - is it epic? Amount of time covered, length, drama, or story - that's the real appeal - if the story is long you have a better chance of becoming more connected.)
**Bu alıntı bir şeyi 'destansı' olarak tanımlayan şeyin öznel doğasını araştırıyor. Çoğunlukla toplum veya bireysel algılar, boyut, uzunluk veya dramatik kapsam gibi yüzeysel niteliklere dayanarak 'epik' etiketini atar. Ancak destansı bir şeyin gerçek özü, onun hikaye anlatımından elde edilen derinlikte ve bağlantıda bulunabilir. 'David Copperfield'ın adı bir örnek teşkil ediyor; uzun ve ayrıntılı bir roman olmasına rağmen, gerçek 'epik' niteliği hikayenin zenginliğinden ve okuyucuyla duygusal bir bağ kurma yeteneğinden geliyor. Daha uzun hikayelerin daha fazla bağlantı kurma şansını arttırdığı fikri, sürükleyici anlatıların değerinin altını çiziyor. Bizi yüzeydeki işaretlerin ötesine bakmaya ve içeriği ve etkiyi, duygusal ve entelektüel olarak bizde ne kadar yankı uyandırdığını düşünmeye teşvik ediyor.
Bu düşünce, 'destansı' olmanın yalnızca ölçekle değil, sağladığı deneyimin derinliğiyle de ilgili olduğuna dair daha geniş bir anlayışa yol açıyor. İster bir hikaye, ister bir kişi ya da bir olay olsun, bir şeyi destansı olarak etiketlemek ideal olarak keyfi ölçümlerden ziyade onun anlamlı etkisine dayanmalıdır. Alıntı aynı zamanda toplumsal etiketler ile kişisel algılar arasındaki gerilime de işaret ediyor ve bizi kendi tanımlarımızı bulmaya ve gerçek bağı güçlendiren nitelikleri takdir etmeye teşvik ediyor. Sonuçta, gerçek destansılık ihtişamdan çok, kalıcı izlenimler bırakma ve daha derin bir anlayış geliştirme kapasitesiyle ilgili olabilir. Bu içgörü bizi, mükemmelliğe ilişkin ölçümlerimizi yeniden gözden geçirmeye ve yakın bağlantıları geliştiren hikayelere ve deneyimlere yalnızca boyut veya gösteriden daha fazla değer vermeye zorluyor.