O zaman hala olasılıklara inandım, hala New York'a çok özgü, her gün, her gün, her ay olağanüstü bir şey olacağına inanıyordum.
(I still believed in possibilities then, still had the sense, so peculiar to New York, that something extraordinary would happen any minute, any day, any month.)
Alıntı, New York'un canlı enerjisini yakalayan bir umut ve beklenti duygusunu yansıtıyor. Konuşmacı, olağanüstü olayların her an ortaya çıkma potansiyeline olan inancına inanır. Bu olasılık duygusu, insanların genellikle hayaller ve istekler tarafından yönlendirildiği şehrin dinamik atmosferinin doğasında var.
Joan Didion'un "Bethlehem'e doğru eğilmek" konusundaki gözlemleri, günlük yaşam ile dikkate değer deneyimlerin beklentisi arasındaki kontrastı vurgulamaktadır. Hakim iyimserlik duygusu, konuşmacının dünyayı fırsatlarla dolu olarak gördüğünü ve New York'un sakinleri için somutlaştırdığı cazibeyi ve heyecanı vurguladığını göstermektedir.