Bir erkeğin imajının gerçekliğinden daha önemli olduğu gergin bir toplumda, uyuşturucu menülerini reklam vermeyi göze alabilecek tek kişi kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlardır.
(In a nervous society where a man's image is frequently more important than his reality, the only people who can afford to advertise their drug menus are those with nothing to lose.)
Görünüşlerle meşgul olan bir toplumda, bireyler genellikle gerçek benlikleri üzerinde nasıl algılandıklarına öncelik verirler. Görüntü ile olan bu takıntı, özgünlüğün zayıfladığı yüzeysel bir ortama yol açabilir. Böyle bir manzarada, korumak veya kazanacak çok az şey olanlar, vices de dahil olmak üzere, geçişlerini veya alışılmadık seçimlerini açıkça sergileyecek kadar cesur olanlardır.
Hunter S. Thompson'un gözlemi, kırılganlık ve özgünlük ironisini vurgular. En çok kaybedecek olanlar genellikle kusurlarını açığa çıkarma konusunda dikkatli olurken, eylemlerinin sonuçlarından kurtarılanlar toplumsal yargıya bakılmaksızın kendilerini açıkça sunma riskini alırlar. Bu, dürüstlüğün sadece marjinalleştirilmiş olanlar arasında ortaya çıkabileceği paradoksal bir dinamik yaratır.