Suyun yansımasında sadece çocukluğundan sevgi dolu sahneler, sayısız anılar, annesi iyi gecelerini öpüyor, yeni bir oyuncağını açarak, kremayı krep üzerine çekerek, Annie'yi ilk bisikletine koydu, yırtık bir elbiseye koydu, bir tüpü paylaştı. Ruj, Annie'nin en sevdiği radyo istasyonuna bir düğmeye basarak. Birisi bir kasanın kilidini açmış gibiydi ve tüm bu düşkün hatıralar bir kerede incelenebilirdi. Bunu neden daha önce hissetmedim? Fısıldadı. Lorraine, kucakladığımız için iyileşmemizden daha fazla yara izleri. Tam olarak incindiğimiz günü hatırlayabiliriz, ancak yaranın gittiği günü kim hatırlar?

(In the water's reflection she saw only loving scenes from her childhood, countless memories, her mother kissing her good night, unwrapping a new toy, plopping whipped cream onto pancakes, putting Annie on her first bicycle, stitching a ripped dress, sharing a tube of lipstick, pushing a button to Annie's favorite radio station. It was as if someone unlocked a vault and all these fond recollections could be examined at once.Why didn't I feel this before? she whispered. Because we embrace are scars more than our healing, Lorraine said. We can recall the exact day we got hurt, but who remembers the day the wound was gone?)

by {Mitch Albom}
(0 Yorumlar)

Suyun yansımasında, kahramanı çocukluğundan bir sürü sevgili anılar yaşar. Canlı hatırlamalar arasında annesi iyi gecelerine teklif vermesi gibi şeffaf anlar, neşeli zamanlar, hediyeler harcamış hediyeler ve ilk bisiklete binmek gibi eğlenceli deneyimler içerir. Bu anılar, geçmişinin bir kasasının kilidini açmış gibi, bu geçici anda erişilebilir olan bir sevgi ve masumiyet hazinesi olarak hareket ediyor.

Bu sevgi duygularının neden daha önce hiç ortaya çıkmadığını düşünerek, Lorraine'den sık sık yaralarımıza iyileşmemizden daha fazla tuttuğumuzu öğrenir. Kahraman, iyileşmenin daha az kabul edildiğini fark ederken, geçmiş acıların netliğini yansıtır. Restorasyon ve sevinç anları arka plana girebilirken, insanın acıyı belirgin bir şekilde hatırlama eğilimini vurgular.

Stats

Kategoriler
Author
Votes
0
Page views
47
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The Next Person You Meet in Heaven

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Yarısı okunmuş bir kitap, yarım kalmış bir aşk meselesidir.
by {David Mitchell}
Hayatlarımız bize ait değil. Geçmişte ve günümüzde başkalarına bağlıyız ve her suç ve her iyilikle geleceğimizi doğururuz.
by {David Mitchell}
Polensiz ağaçlara böcekleri ve kuşları uzaklaştıracak şekilde gen dizilimi uygulandı; durgun hava böcek ilacı kokuyordu.
by {David Mitchell}
Yeterince uzağa gidersen kendinle tanışırsın.
by {David Mitchell}
İnsanlar "İntihar bencilliktir" diye ahkam kesiyorlar. Pater gibi kariyer sahibi din adamları bir adım daha ileri giderek yaşayanlara korkakça bir saldırı çağrısında bulunuyorlar. Ahmaklar bu yanıltıcı cümleyi farklı nedenlerle savunuyorlar: suçlamalardan kaçınmak, izleyiciyi zihinsel yapısıyla etkilemek, öfkesini boşaltmak ya da sırf sempati duymak için gerekli acıdan yoksun olduğu için. Korkaklığın bununla hiçbir ilgisi yok; intihar büyük bir cesaret ister. Japonların doğru fikri var. Hayır, bencilce olan, sırf aileleri, dostları ve düşmanları biraz vicdan muhasebesinden kurtarmak için bir başkasının dayanılmaz bir varoluşa katlanmasını talep etmektir.
by {David Mitchell}
Görünüşte ilgisiz olayların rastgele bir dizisi.
by {David Mitchell}