Özgürlükçüler, devleti halk kitlelerinin kişilerine ve mülkiyetine karşı en yüce, ebedi ve en iyi örgütlenmiş saldırgan olarak görürler. İster demokratik, ister diktatörlük, ister monarşik, ister kırmızı, beyaz, mavi veya kahverengi olsun, her yerdeki tüm devletler.
(Libertarians regard the state as the Supreme, the eternal, the best organized aggressor against the persons and property of the mass of the public. All states everywhere, whether democratic, dictatorial, or monarchical, whether red, white, blue or brown.)
Bu alıntı, hükümetlerin, biçimleri veya ideolojileri ne olursa olsun, bireylerin haklarını ve mülkiyetini hedef alan organize saldırganlar olarak hareket etme eğiliminde oldukları yönündeki özgürlükçü bakış açısını vurguluyor. Devlet gücüne şüpheci bir bakış açısını vurgulayarak, tüm devletlerin temel doğasının baskı ve baskı içerdiğini öne sürer. Geniş sınıflandırma, bir devletin renklerle veya sistemlerle nasıl etiketlendiği veya temsil edildiğine bakılmaksızın, temel rolünün aynı kaldığını ima eder. Bu perspektif, herhangi bir siyasi bağlamda devletin aşırı müdahalesine karşı uyanıklığı teşvik ederek, bireysel özgürlüğün önemi ve yoğunlaşmış otoritenin tehlikeleri üzerine düşünmeye davet eder.