Eski üniversiteler kaç kredi saati aldığınıza ya da kredi saatlerinizi tamamlayıp tamamlamadığınıza bağlı değildi. Bunun yerine, öğrencilerin bir akıl hocasına sahip olduğu ve kendi hızlarında öğrendikleri özelleştirilmiş, kişiselleştirilmiş öğrenmeye daha çok odaklandılar.
(The ancient universities were not based on how many credit hours you're taking or whether you've completed your credit hours. Instead, they focused more on customized, personalized learning... where students have a mentor and learn at their own pace.)
Bu alıntı, kişiselleştirilmiş eğitimin kredi saatleri gibi standartlaştırılmış ölçümlere göre değerini vurgulamaktadır. Daha derin anlayış ve katılımı teşvik ederek mentorluğun ve öğrenme deneyimlerini bireysel ihtiyaçlara göre uyarlamanın önemini vurgular. Modern eğitim, bu eski ilkelerin bazılarını geri almaktan, her öğrencinin kendine özgü hızında merakı ve ustalığı besleyen daha uyarlanabilir ve öğrenci merkezli yaklaşımlara doğru ilerlemekten yararlanabilir.